emlakçı komisyon sözleşmesi cayma yargıtay kararı
Mülk sahibi imzalamasa da komisyon ödemek zorunda. İddiaya göre, bir dairenin satımı için mülk sahibiyle tellallık sözleşmesi imzalayan emlakçı, daireye alıcı buldu. Satıştan sonra emlakçı, sözleşmede belirtilen satış miktarının yüzde 3 oranındaki komisyon ücretini alamadı.
Milyonları ilgilendiren karar. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nden emlakçıların alım satım komisyonuyla alakalı emsal nitelikte bir karar geldi. İddiaya göre, bir dairenin satımı için
Faizsizev alma sisteminde sözleşmeyi fesih ve. 4 Eminevim sözleşme iptali juin 2021. 000 tl lik bir ev alacaktım( arada kura çekilerek öncede. 18. Bu nedenle mevzuat (Kanun, Yönetmelik, Tüzük,Yargıtay kararları, Anayasa Mahkemesi kararları, Danıştay içtihatları vb örnek davalar ve mahmeke kararları) ile hukuk forum bölümün büyük kısmı ücretsiz ve herkes.
Yargıtay: Simsarlık sözleşmesi yazılı olmazsa geçerli değil. Yargıtay, binlerce emlakçı ve gayrimenkul danışmanını ilgilendiren bir karara imza attı. Yüksek Mahkeme, emlakçıyla
Dava emlakçı ile imzalanan yer gösterme sözleşmesine dayanılarak başlatılan icra takibinde borçlu olunmadığının tespiti ile icra zoruyla yapılan ödemenin istirdadı istemine ilişkindir. Simsarlık ilişkisi, simsar ile iş sahibi arasında yapılan bir sözleşme ile kurulur. Taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmaz
Site De Rencontres Sérieuses Totalement Gratuit. İddiaya göre, bir dairenin satımı için mülk sahibiyle tellallık sözleşmesi imzalayan emlakçı, daireye alıcı buldu. İddiaya göre; satıştan sonra emlakçı, sözleşmede belirtilen satış miktarının yüzde 3 oranındaki komisyon ücretini alamadı. Alacağını tahsil etmek için İcra Müdürlüğü’ne koşan emlakçı, daire sahibi hakkında icra işlemi başlattı. Sözleşmede imzasının bulunmadığını belirten daire sahibi, icraya itiraz etti. İcranın durdurulmasıyla şok yaşayan emlakçı, 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açtı. Davacı emlakçı, taşınmaz alım satımı konusunda davalı satıcı ile dava dışı alıcıyı bir araya getirdiğini, satış konusundaki anlaşma üzerine sözleşmeye konu taşınmazın dışı üçüncü kişi adına tapuda devredildiğini dile getirdi. Tellallık ücretinin ödenmediğini, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalının itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini istedi. Davalı iddiaları reddetti. Mahkeme; davalının sözleşmeye konu taşınmazın maliki olmadığı, sözleşme imzalanmasına yönelik taşınmaz maliki tarafından davalıya verilen bir vekalet ve yetki bulunmadığı, alıcının taşınmazı, taşınmazın maliki olan davalının babasından satın aldığı, davalının rolünün sadece taşınmazı görecek kişiler yönünden anahtarı getirmekten ibaret olduğu gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verdi. Kararı emlakçı temyiz edince devreye Yargıtay 13. Hukuk Dairesi girdi. TAŞINMAZ SAHİBİ İMZALAMAK ZORUNDA DEĞİL Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, emlakçıyla yapılan sözleşmelerde illa mülk sahibinin imzasının olma şartının aranmadığı hatırlatıldı. Kararda, şöyle denildi "Davacı ile davalı ve dava dışı ... arasında düzenlenmiş yazılı bir emlak alım satım sözleşmesi mevcuttur. Anılan sözleşmeyi davalı satıcı sıfatıyla imzalamış olup; dava konusu evin satımı gerçekleştiğinde satış bedelinin yüzde 3’ü ile KDV’sini emlakçıya ödemeyi kabul ve taahhüt etmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki, tellalık sözleşmesini imzalayan kişinin malik olmak zorunluluğu yoktur. Sözleşmenin geçerlilik şartı yazılı olarak yapılmış olmasıdır. Somut olayda, sözleşmeye konu taşınmazın yine sözleşmeyi alıcı sıfatıyla imzalayan dava dışı üçünçü kişiye satıldığı ve davalı ile davacı arasında geçerli ve ayakta bulunan bir tellallık sözleşmesinin bulunduğu dikkate alındığında davacının tellallık ücretine hak kazandığı açıktır. Hal böyle olunca sözleşme içeriğinin değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Temyiz olunan hükmün davacı yararına bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir." KAYNAK İHA
Yargıtay'dan dikkat çeken emlakçı kararı 05 Mayıs 2019 Pazar 1306 Yargıtay, binlerce emlâkçı ve gayrimenkul danışmanını ilgilendiren bir karara imza attı. Yüksek Mahkeme, emlakçıyla satıcı arasındaki simsarlık anlaşmasının ancak yazılıysa geçerli olduğuna hükmetti. Bir emlakçı, arsa sahibiyle kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaparak, dairelerin satılması için mutabakata vardı. Ancak arsa sahibinin sözünde durmadığını gören emlâkçi soluğu mahkemede aldı. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde taşınmazının üzerine kat karşılığı daire yaptırılan arsa sahibinden davacı olan emlakçı, aracılık hizmetini yerine getirerek davalıya ait taşınmazla ilgili kat karşılığı inşaat sözleşmesinin yapılmasını sağladığını öne sürdü. Emlakçı, bu sözleşmede komisyon bedeli olarak bir daire verileceğinin kararlaştırıldığını ileri sürerek fazlaya dâir hakları saklı kalmak kaydıyla 10 bin TL'nin kanuni faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etti. Davalı arsa sahibi ise, davanın müteahhit firmaya yöneltilmesi gerektiğini, husumet yönünden davanın reddi gerektiğini dile getirdi. Davalı, ihtilafın ticari dava olmaması sebebiyle mahkemenin görevli olmadığını, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin adi yazılı olduğunu ve sözleşmenin gerçekleşmediğini savunarak davanın reddini istedi. Mahkeme, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre TBK 520/3 maddesi gereğince taşınmazlara dair simsarlık sözleşmesi yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli sayılamayacağına dikkat çekti. Kararda, davacı ile davalı arasında bu anlamda yapılmış yazılı bir sözleşme bulunmadığı, davacının adi yazılı arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin tarafı durumunda olmadığı hatırlatıldı. Mahkeme, davacının sözleşmenin kurulmasında aracılık yapmış olsa bile kurulmuş geçerli bir sözleşme bulunmadığı gibi davacının tarafı olmadığı sözleşme ile kararlaştırılan ücreti isteyemeyeceği, bu sebeple de ücret talep hakkı doğmadığından davanın reddine karar verdi. Kararı davacı temyiz etti. Devreye giren Yargıtay 23. Hukuk Dairesi, 'içtihat metni' olacak bir karara imza attı. Delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığına dikkat çeken Daire, mahkeme kararını onadı. Emsâl kararla birlikte emlakçıların satıcıyla yaptığı sözlü simsarlık anlaşması geçerli sayılmayacak. Cumhuriyet haber 242183 false Üye Girişi
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nden emlakçıların alım satım komisyonuyla ilgili emsal niteliği taşıyan bir karar geldi. İşte o karar… Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nden emlakçıların alım satım komisyonuyla alakalı olarak emsal nitelikte bir karar daha geldi. Yüksek Mahkeme; gayrimenkulün satılabilmesi için emlakçıyla imzalanan sözleşmede , mülk sahibi yerine bir yakınının imzasının da olmasının yeterli olduğuna hükmetti. İddialara göre, bir konutun satımı için mülk sahibiyle tellallık sözleşmesi imzalayan emlakçı, konuta bir alıcı buldu. Satıştan sonra ise emlakçı, sözleşmede yazan satış miktarının yüzde 3 oranındaki komisyon ücretini alamadı. Alacağını tahsil etmek amacıyla İcra Müdürlüğü’ne giden emlakçı, konut sahibi hakkında icra işlemleri başlattı. Sözleşmede imzasının olmadığını bildiren daire sahibi, icraya itiraz etti. Emlakçı, 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açtı. Davacı emlakçı, taşınmaz alım satımı konusunda davalı satıcı ve dava dışı alıcıyı bir araya getirdiğini, satış konusundaki anlaşma üzerine sözleşmeye konu taşınmazın dışı üçüncü kişi adına tapuda devredildiğini belirtti. Tellallık ücretinin ödenmediğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibinin davalının itirazı üzerine durduğunu iddia ederek itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etti. Davalı ise iddiaları reddetti. Mahkeme; davalının sözleşmeye konu olan taşınmazın maliki olmadığı, sözleşme imzalanmasına yönelik taşınmaz maliki tarafından davalıya verilen bir vekalet ve yetki olmadığı, alıcının taşınmazı, taşınmazın maliki olan davalının babasından aldığı, davalının rolünün sadece taşınmazı görecek kişiler yönünden anahtarı getirmekten ibaret olduğu gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verdi. Kararı emlakçı temyiz edince devreye Yargıtay 13. Hukuk Dairesi girdi. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, emlakçıyla yapılan sözleşmelerde illa mülk sahibinin imzasının olma şartının aranmadığı belirtildi. Kararda yer alan ifadeler şu şekilde; Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı emlakçı, taşınmaz alım satımı konusunda gereğince, davalı satıcı ile dava dışı alıcıyı bir araya getirdigini, satış konusundaki anlaşma üzerine sözleşmeye konu taşınmazın dışı üçüncü kişi adına tapuda devredildiğini, ancak tellallık ücretinin ödenmediğini, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalının itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazmanatına hükmedilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, yapılan yargılama sonucu, davalının sözleşmeye konu taşınmazın maliki olmadığı, yargılamada tanık olarak dinlenen dava dışı alıcı … ile taşınmaz maliki davacının babası … …’nın beyanları dikkate alınarak, sözleşme imzalanmasına yönelik taşınmaz maliki tarafından davalıya verilen bir vekalet ve yetki bulunmadığı, alıcının taşınmazı, taşınmazın maliki olan davalının babasından satın aldığı, davalının rolünün sadece taşınmazı görecek kişiler yönünden anahtarı getirmekten ibaret olduğu gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir. Dava, taşınmaz tellallığı sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, davacı tellal, edimini yerine getirdiğini ileri sürerek sözleşmede kararlaştırılan ücretin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptalini istemiştir. Davacı ile davalı ve dava dışı … arasında düzenlenmiş tarihli yazılı bir emlak alım satım sözleşmesi mevcuttur. Anılan sözleşmeyi davalı satıcı sıfatıyla imzalamış olup; dava konusu evin satımı gerçekleştiğinde satış bedelinin yüzde 3’ü ile KDV’sini emlakçıya ödemeyi kabul ve taahhüt etmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki, tellalık sözleşmesini imzalayan kişinin malik olmak zorunluluğu yoktur. Sözleşmenin geçerlilik şartı yazılı olarak yapılmış olmasıdır. Somut olayda, sözleşmeye konu taşınmazın yine sözleşmeyi alıcı sıfatıyla imzalayan dava dışı üçünçü kişiye satıldığı ve davalı ile davacı arasında geçerli ve ayakta bulunan bir tellallık sözleşmesinin bulunduğu dikkate alındığında davacının tellallık ücretine hak kazandığı açıktır. Hal böyle olunca sözleşme içeriğinin değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇYukarıda açıklanan nedenle temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 31/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
03 Mart 2020 Salı Saat 0934 Yargıtay 13. Hukuk Dairesi emlakçıların alım satım komisyonuyla ilgili emsal bir karara imza attı. Mahkeme; taşınmazın satılması için emlakçıyla imzalanan sözleşmede, mülk sahibi yerine bir yakınının imzasının da bulunmasının yeterli olduğuna hükmetti. İddiaya göre, bir dairenin satımı için mülk sahibiyle tellallık sözleşmesi imzalayan emlakçı, daireye alıcı buldu. İddiaya göre; satıştan sonra emlakçı, sözleşmede belirtilen satış miktarının yüzde 3 oranındaki komisyon ücretini alamadı. Alacağını tahsil etmek için İcra Müdürlüğü’ne koşan emlakçı, daire sahibi hakkında icra işlemi başlattı. Sözleşmede imzasının bulunmadığını belirten daire sahibi, icraya itiraz etti. İcranın durdurulmasıyla şok yaşayan emlakçı, 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açtı. Davacı emlakçı, taşınmaz alım satımı konusunda davalı satıcı ile dava dışı alıcıyı bir araya getirdiğini, satış konusundaki anlaşma üzerine sözleşmeye konu taşınmazın dışı üçüncü kişi adına tapuda devredildiğini dile getirdi. Tellallık ücretinin ödenmediğini, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalının itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini istedi. Davalı iddiaları reddetti. Mahkeme; davalının sözleşmeye konu taşınmazın maliki olmadığı, sözleşme imzalanmasına yönelik taşınmaz maliki tarafından davalıya verilen bir vekalet ve yetki bulunmadığı, alıcının taşınmazı, taşınmazın maliki olan davalının babasından satın aldığı, davalının rolünün sadece taşınmazı görecek kişiler yönünden anahtarı getirmekten ibaret olduğu gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verdi. Kararı emlakçı temyiz edince devreye Yargıtay 13. Hukuk Dairesi sahibi imzalamak zorunda değilYargıtay 13. Hukuk Dairesi, emlakçıyla yapılan sözleşmelerde illa mülk sahibinin imzasının olma şartının aranmadığı hatırlatıldı. Kararda, şöyle denildi "Davacı ile davalı ve dava dışı ... arasında düzenlenmiş yazılı bir emlak alım satım sözleşmesi mevcuttur. Anılan sözleşmeyi davalı satıcı sıfatıyla imzalamış olup; dava konusu evin satımı gerçekleştiğinde satış bedelinin yüzde 3’ü ile KDV’sini emlakçıya ödemeyi kabul ve taahhüt etmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki, tellalık sözleşmesini imzalayan kişinin malik olmak zorunluluğu yoktur. Sözleşmenin geçerlilik şartı yazılı olarak yapılmış olmasıdır. Somut olayda, sözleşmeye konu taşınmazın yine sözleşmeyi alıcı sıfatıyla imzalayan dava dışı üçünçü kişiye satıldığı ve davalı ile davacı arasında geçerli ve ayakta bulunan bir tellallık sözleşmesinin bulunduğu dikkate alındığında davacının tellallık ücretine hak kazandığı açıktır. Hal böyle olunca sözleşme içeriğinin değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Temyiz olunan hükmün davacı yararına bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir." İHA Hem aradığınız haberlere hızlıca ulaşabilmek hem de destek olmak için Google News'te abone olun. Haber3'e Google News'te abone olun Abone Ol
0937 Son Güncelleme 0937 TAKİP ET İddiaya göre, bir dairenin satımı için mülk sahibiyle tellallık sözleşmesi imzalayan emlakçı, daireye alıcı buldu. İddiaya göre; satıştan sonra emlakçı, sözleşmede belirtilen satış miktarının yüzde 3 oranındaki komisyon ücretini alamadı. Alacağını tahsil etmek için İcra Müdürlüğü’ne koşan emlakçı, daire sahibi hakkında icra işlemi başlattı. Sözleşmede imzasının bulunmadığını belirten daire sahibi, icraya itiraz etti. İcranın durdurulmasıyla şok yaşayan emlakçı, 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açtı. Davacı emlakçı, taşınmaz alım satımı konusunda davalı satıcı ile dava dışı alıcıyı bir araya getirdiğini, satış konusundaki anlaşma üzerine sözleşmeye konu taşınmazın dışı üçüncü kişi adına tapuda devredildiğini dile getirdi. Tellallık ücretinin ödenmediğini, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalının itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini istedi. Davalı iddiaları reddetti. Mahkeme; davalının sözleşmeye konu taşınmazın maliki olmadığı, sözleşme imzalanmasına yönelik taşınmaz maliki tarafından davalıya verilen bir vekalet ve yetki bulunmadığı, alıcının taşınmazı, taşınmazın maliki olan davalının babasından satın aldığı, davalının rolünün sadece taşınmazı görecek kişiler yönünden anahtarı getirmekten ibaret olduğu gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verdi. Kararı emlakçı temyiz edince devreye Yargıtay 13. Hukuk Dairesi girdi. TAŞINMAZ SAHİBİ İMZALAMAK ZORUNDA DEĞİL Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, emlakçıyla yapılan sözleşmelerde illa mülk sahibinin imzasının olma şartının aranmadığı hatırlatıldı. Kararda, şöyle denildi "Davacı ile davalı ve dava dışı ... arasında düzenlenmiş yazılı bir emlak alım satım sözleşmesi mevcuttur. Anılan sözleşmeyi davalı satıcı sıfatıyla imzalamış olup; dava konusu evin satımı gerçekleştiğinde satış bedelinin yüzde 3’ü ile KDV’sini emlakçıya ödemeyi kabul ve taahhüt etmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki, tellalık sözleşmesini imzalayan kişinin malik olmak zorunluluğu yoktur. Sözleşmenin geçerlilik şartı yazılı olarak yapılmış olmasıdır. Somut olayda, sözleşmeye konu taşınmazın yine sözleşmeyi alıcı sıfatıyla imzalayan dava dışı üçünçü kişiye satıldığı ve davalı ile davacı arasında geçerli ve ayakta bulunan bir tellallık sözleşmesinin bulunduğu dikkate alındığında davacının tellallık ücretine hak kazandığı açıktır. Hal böyle olunca sözleşme içeriğinin değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Temyiz olunan hükmün davacı yararına bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir."
emlakçı komisyon sözleşmesi cayma yargıtay kararı